Günümüzde aranan en kritik becerilerin başında yenilikçilik veya inovasyon geliyor. Turkiye'de hızla değişen çevresel etkenler ile yeni fikirler üreten, yaratıcı çalışanlar CEO ve şirketler için gittikçe daha da değerli hale geldi. Yapılan araştırmalar CEO’ların farklı düşünen çalışanlar aradığını ve iş gücünde yaratıcılığı kullanabilen şirketlerin de, en çok kâr elde eden şirketler arasında yer aldığını gösteriyor.
Yaratıcılık, yenilikçilik veya inovasyon günümüzde çalışanlar için çok önemli olan iş hayatında ‘anlamı’ etkileyen bir kavram. Yapılan işten kazanılan anlam ve amaç duygusu günümüzde özellikle genç kuşağın kurumlarında aradıkları etkenlerden biri. Işte elde edilen bu duygu çalışan bağlılığını, verimini ve direkt olarak üretimi arttırıyor. Bunu göz önünde bulundurursak, aslında kurum içi inovasyonu geliştirmek bir yandan yetenek gelişimi ve organizasyonel gelişim için de çok önemli hale geliyor.
Diğer yandan, yaratıcılığa yeterli önemin verilmemesi, şirketlere büyük maliyete neden olabilir. Bunun doğuracağı sonuçlardan biri; kurumlarda çalışanlarından istenilen verimi alamadıkları için üretim düşüklüğü ve hatalı gelişim uygulamalarının şirketlere yol açacağı ciddi kayıplar. Oluşturulabilecek güvenli, çeşitli fikirlerin ve görüşlerin belirtildiği bir şirket kültürü, gereksiz maliyet kaybını azalttığı gibi motivasyon ve verimi yükseltir. İnovasyona yapılan yatırım ayrıca kurumların değişen endüstri kurallarına ayak uydurmasını sağlar.
Kurumsal anlamda yaratıcılık; işe yarayan ve kullanılabilir yeni fikirler üretme ve geliştirmeye deniyor. Genelde aynı anlamda kullanılabilen yaratıcılık ve inovasyon, kesinlikle öğrenilebilen bir beceri. Dış çevre, yani kurumlar da bu becerinin geliştirilmesinde büyük rol oynuyor.
Inovatif Şirket Nasıl Oluşur?
Seminer ve eğitim konferansları her ne kadar şirket içi yaratıcılığı geliştirmek için etkili yöntemler olsa da, bazı kurumlardaki dinamik yapı pratikte bu yöntemleri pek fazla günlük çalışma hayatında uygulama fırsatı sunmuyor. Burada en büyük rol liderlere düşüyor, en iyi yöntemlerden biri yöneticililerin yaratıcı ve düşünme odaklı bir şirket kültürü oluşturması. Liderler, yeni fikirlerin önemini ve çalışanlara olan desteklerini açıkça belli etmeli. Örneğin, kota sistemi ile, ne kadar basit olursa olsun, herkesin ayda 15 yeni fikir üretmesinin istenmesi, kurumlarda yaratıcılığı geliştirmek için atılacak etkili bir adımdır. Fakat burada dikkat edilmesi gereken çalışanları yaratıcı olmak uğruna gereksiz bir rekabet ve stresin ortasında bırakmamak. Bunun için kurumlar tamamen düşünce yapılarını ve ofis iklimini yenilige odaklı olarak değiştirmeliler ve herkesin görüşlerinin güvende olduğu bir yapı oluşturmalılar.
Bunun için yapılması gereken en önemli etkenlerden biri psikolojik güven ortamı oluşturmak. Psikolojik güven, insanların korkmadan fikirler paylaşacağı ve sorular soracağı şartlar hazırlamak ile mümkün. İnsanların ürettiği fikirlere veya yapılan hatalara karşı bir negatif reaksiyon bile bu güven ortamını bozar. Bunun için yöneticilere düşen görevler arasında bu sekiz liderlik davranışını göstermek destekleyici olabilir:
· Ulaşılabilir olmak
· Öğrenmeye açık olmak
· Katılım her alanda teşvik etmek
· Hataları öğrenme fırsatı olarak kabul etmek
· Direkt bir dil kullanmak
· Geri bildirim sunmak
· Sınırlar ve kurallar oluşturmak
· Olabilecek sınır ihlallerinde sorumluluk almak
Psikolojik güven oluşturmak için insanlara deneme ve hatalar için bir alan verilmesi çok önemli. Mesela Google’in kullandığı yöntemlerden biri: Birçok küçük fikrin üretilip, hangi fikirlerin işe yaramayacağını tartışıp sona kalan fikirleri kullanmak.
Yaratıcılık bireysellikten ziyade takım çalışması gerektirir. Bu yüzden yaratıcılığın arttırılması aynı zamanda takım çalışmasının ve iş birliğinin geliştirilmesini gerektiriyor. Takım çalışması için ise şirketin iki ihtiyacı vardır: destekleyici bir yönetim sistemi ve çalışanların zihinsel olarak hazır olması. Şirketin oluşturacağı güven ortamı çalışanların motivasyonunun yansıra zihin ve beden sağlığını, kuruma ve bağlılığını arttırır.
Inovasyona Karşı Tehditler Nelerdir?
Zamansızlık, baskı, rekabet ve geleneksel yöntemler yaratıcılığı sınırlayan etkenlerin en basında geliyor. İnsanlar genelde yeni fikirler için zamana ihtiyaç duyar, bu yüzden de aklımıza gelen yeni düşünceler genelde sakin ve tek olduğumuz anlarımızda (uykudan önce, duşta vb.) gelir. Bu tür sakin bir ortamı iş yerine taşımak için kurumsal meditasyon teknikleri kullanılabilir. Toplantılarda ortada uçuşan fikirleri düzenlemek için, liderlerin çalışanlara sağlayacağı 5 veya 10 dakika tek başına geçirecekleri ve fikirlerini toparlayıp, yazacakları zaman bu düşünceleri düzenlemeye yardımcı olabilir. Yani yapılacak beyin fırtınasından önce insanların dinlemeleri için ayrılan bir kaç dakikalık zaman dilimi genel verimi de arttırır.
Aşırı rekabetçi yerlerde de yaratıcılığın artması zordur, çünkü insanlar bu tür yerlerde genelde kendilerini ve fikirlerini başkalarından koruma ihtiyacı duyar ve savunmacı bir yapıya bürünür. Bu yüzden şirketlerde kendini fazla ciddiye alan liderler yaratıcılığı söndürme tehlikesi oluşturur. Bunu önlemek için kurumsal psikologlardan yardim alınarak, ‘oyun’ olarak adlandırılan çeşitli aktiviteler uygulanabilir.
Sonuç olarak, genel davranışlarda olduğu gibi yaratıcılıkta da liderler kurum geneline örnek oluşturur, çalışanlardan diledikleri davranışları önce liderlerin göstermesi gerekir. Bu süreçte unutulmaması gereken ise herkesin hata yapabileceği ve en başarılı liderlerin bile hatalar sonucu başarıya ulaştığıdır. Şirket içi psikolojik güven ortamını ve yaratıcılığı sağlamak için yöneticiler; herkesin çekinmeden sorular soracağı, fikirler üretip, geliştireceği, rekabeti ortadan kaldıran ve daha üretken bir iklim oluşturmalılar.