Türkiye’de şirketlerin %90’a yakın bir kısmının aileler tarafından kurulup, yönetilmesi, aile şirketlerinin ülke endüstrisi içinde farklı birçok sektör ve yapıda bulunduğunun bir göstergesi.
Her aile şirketi çevresiyle ve diğer işletmelerle kendi değerlerine göre etkileşimde bulunur. Her aile şirketinin de kendine özgü kural, kültür ve gelenekleri vardır. Ancak, aile şirketlerinin farklı tür, yapı ve değerlerine rağmen, ayırt edici zayıf noktaları ve ortak yönleri de bulunur. Birçok liderin farkında olmadığı ise aile şirketlerinin yaşadığı zorlukların büyük bir kısmının zayıf yönlerine bağlı olduğudur. Genelde karşılaşılan zayıf noktalar ve bunların nasıl avantaja çevrileceği aşağıda sıralanmıştır:
1. Aile Şirketleri Uzun Vadeli Hareket Eder:
Aile şirketlerinin geneli uzun vadeli plan yaptığı için kısa ve orta dönem yatırımlardan fazla kazanç yakalayamaz. Ancak yapılan araştırmalar, bu özelliğin aile şirketlerini diğer şirketlerden daha sağlam ve sürdürülebilir kıldığını da gösteriyor.
Aile işletmeleri uzun vadeli planları sayesinde daha çok nakit biriktirip, daha az riske girip, bu sayede de en yıkıcı krizden bile hasar almadan çıkabiliyor. Gösterdikleri bu sağlam kurum stratejisi aynı zamanda sonraki nesillerin de yapıtaşını oluşturuyor.
2. Aile Şirketleri İtibarlarını Korumak İçin Elinden Geleni Yapar:
Aile bireyleri bazen şirket itibarını zedelememek uğruna şeffaflığı ve iletişimi engelleyecek derecede sahiplenici davranırlar.
Ancak, 7/24 çevrimiçi olduğumuz, mükemmellik için uğraşılan ve aşırı bilgi akışına maruz kaldığımız bu dönemde, insan olduğumuzu gösteren ve unutturmayan yönlerimiz daha da önem kazanıyor.
İnsani yönlerimiz yaptığımız hatalarla, değerlerimiz ve kişisel bağlarımızla güç kazanır. Bu yüzden hata yapmaktan ve itibar zedelenmesinden korkmak yerine, şirkette tüm çalışanların ekip olduklarını ve ailenin bir parçası olduklarını hatırlatıp, ortak değerler yönünde harekete geçirilirse, dışarıdan gelen faktörlerin etkisi azalır.
3. Aile Yapısı, Şirketin Karar Verme Şeklini Gösterir:
Yapısı geleneksel ve daha ataerkil olan bir aile, şirket içi kararlarında da genelde bu tutumu izler; liderlik ve karar verme ister istemez tek kişiye bağlıdır. Bu tür şirketler genelde baba modelini benimseyen liderler tarafından yönetilirler. Bu tur yöneticiler daha otoriter ve yönlendirici olur.
Fakat aile bireyleri arasında sağlıklı iletişim ve geri bildirim, ayni zamanda doğru ve ortak kararlar almaya teşvik eder. Aile içi kuvvetli bağlar, güçlü dinamik ve ekip ruhunun olması da, şirket içi doğru karar verme ve verim için altyapının da hazır olduğunu gösterir.
4. Aile Şirketlerinde Yüksek Duygusal Bağ:
Aile bireylerinin şirkete karşı yüksek sahiplenme ve bağlanma duygusu beslediği ortada. Hatta bu yoğun duygular aile bireylerinin bazı durumlarda gerçeği görememesine ve şirketin bulunduğu felakete karşı adeta kör olmasına kadar gidebilir.
Aile bireylerinin kurumlarına olan yüksek bağlılığı, doğru yönlendirilip bireyler arasında karşılıklı iletişim ve itimata dönüştüğünde, ortaya çıkan güven ortamı çoğu zaman aile bireylerinin işlerine daha çok bağlanmasına ve sağlam bir alt yapının oluşmasını sağlar. Aile şirketlerinin sağladığı güven ortamı ayni anda yetenekli çalışanların şirkette kalmasını teşvik eder.
5. Aile Şirketlerinin İçe Dönük Olması:
Aile şirketlerinin içlerine aşırı dönük olmaları, dış cevrede oluşan değişikliklere ayak uydurmalarını engelleyebilir. Değer odaklı aile şirketleri araştırmalara göre, satın alma ve birleşmelerde genelde değerlerine uygun küçük firmaları tercih edip, ne kadar büyük olsa da, değerlerine uymayan firmaları satın almaktan kaçınıyorlar.
Değer odaklı aile işletmeleri, bilinçli yatırımları ve dengeli iç- dış analizlerini korumaları durumunda, ayni zamanda büyük risk ve krizlerden de uzak durmuş oluyor.
6. Dijital Yenilikler ve Dönüşümlere Direnç:
Hızlı değişen bir dünyada yeniliklere ayak uydurmak ne kadar önemli olsa da, teknoloji hem bir fırsat hem de işyerleri için zorlu bir sınav olabiliyor. Dijital dönüşümler genelde aile şirketlerinde nesiller arasında mesafeyi artıran etkenler olarak görülse de bulunulan sektörün boyutları içinde yenilikçilik ve yaratıcılık için de önemli. Dönüşümlere ayak uydurmak, şirketin sürdürülebilirliğini sağladığı gibi yeni nesillerin de işyerinde önemsendiğini vurgular ve aidiyet duygusunu artırır.